Baro Başkanımızın 1 Mayıs Mesajı

Baro Başkanımız Av.Adnan DEMİR  1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı:

            Birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele de simge olan “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” nü Elazığ barosu olarak kutluyoruz.

Tarihsel süreç içerisinde İlk kez 1856 yılında Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçilerinin, günde sekiz saatlik çalışma hakkı için bir yürüyüş gerçekleştirmesi ile filizlenen emek mücadelesi, 1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonlarının günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bırakmaları sonucu simge bir tarih haline geldi. Renk farkı gözetilmeden her eyalet ve kentte siyah ve beyaz işçilerin dayanışma içerisinde yaptığı gösteriler, ezilen emeğin renginin olmadığını bir kez daha ortaya koydu. 1889 yılında toplanan İkinci Enternasyonal'de ise Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma günü " olarak kutlanmasına karar verildi.

Yakın tarihimizde ise 1 Mayıs günü, 22.04.2009 tarih 5892 sayılı yasa ile Emek ve Dayanışma Günü olarak kabul edilerek aynı zamanda bu günün tatil sayılmasına karar verildi. Bu günün; emeğin sömürülmediği, insan onuruna yakışır ücretlerin verildiği ve can güvenliğin teminat altına alındığı bir bayram günü olarak kutlanmasını temenni etmemize rağmen maalesef bu dileğimiz temenniden öteye gidememektedir. Bu emekçilerin çalıştıkları mekanlar olan maden, ocak, tersane ve diğer işyerlerinde iş güvenliği tedbirleri yeteri kadar alınmadığı için emekçilerin talihsiz ölümleri medyada sıklıkla yer almaktadır. Yine emekçilere ödenen asgari ücret iyileştirilmediği gibi aksine asgari ücret bölgeselleştirilmek, esnek ve kuralsız çalışma biçimleri yaygınlaştırılmak isteniyor. Kıdem tazminatının kaldırılması konusunda yapılan çalışmalar ise, yerine hangi koşullarda nasıl bir düzenleme getirileceğinin netleşmemesi nedeniyle emekçilerin kaygılarının daha da artmasına sebep oluyor.

İşçi sınıfının yaşadığı mağduriyetleri köyde ekmek parası için mücadele veren çiftçilerimiz de yaşamaktadırlar. Geçmişte bu ülkeyi idare edenler “benim işçim, benim köylüm” diyerek sadece demagoji üretip insanlarımızı ve emeklerini sömürmüşlerdir. Köylünün ürünü para etmemekte, hasat sonu ele geçen ürün mazot ve gübre bedelini karşılamamakta velhasılı kelam toprağa düşen alın teri karşılıksız kalmaktadır. Avrupa Birliği için önemli adımların atıldığı bir süreçte ülkemizdeki tarımsal girdi kalemlerinin de yine AB ülkeleriyle mukayese edilmesi gerekmektedir. Polonya da dahi mazot ve gübre fiyatları ülkemizdeki fiyatların yarısı kadar olduğu ve çiftçinin sürekli sübvanse edildiği düşünüldüğünde tarımsal rekabetin yapılması imkansızlaşmaktadır.Türkiye artık tarımda bırakın ihracatı, kendi kendine dahi yetebilecek üretimi yapamamaktadır. Et ihtiyacı için Dünyanın öteki ucu olan Uruguay ve Avustralya ’dan ithalat yapıldığı günler unutulmamalı, en temel besin maddemiz olan buğdayda dışa bağımlı bir ülke haline gelmemiz için önlemler acilen alınmalıdır.

Emeğin rengi, dili, dini, ırkı ve siyasi görüşü yoktur. Bu kıstaslara rağmen emekçiler arasında ayrımcılık yapılamaz, emek denince sadece aklımıza alın teri, hak ve hukuk gelmelidir.Yıllarca İmam Hatip Liselerinde okuyup üniversite sınavına girdiğinde hakları gasbedilen ve üniversite kapılarında inançları gereği başörtüsü takan öğrencilere yasaklar koyup bunların kurumlarda çalışmasına engel koyan, “çıktığı yumurtanın kabuğunu beğenmeyen bu zihniyetinde” insanlarımızın emeğine saygı duymayı öğrenmesi gerekmektedir.

Tüm emekçilerimizin insan onuruna yakışır ücret ve çalışma imkanlarına kavuştuğu günler görmek umuduyla 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutluyoruz.

 

Av.Adnan DEMİR

       Elazığ Barosu Başkanı